Hiç bir şey düşünmeden yürüyordu. Işığı yitirmiş gözleri kaldırım çizgilerine takılınca durdu. Kaldırımdaki çizgilere uzun uzun baktı. Ne vakit kaldırımda yürüse kaldırım çizgilerine basmak içinden gelmezdi....
Buzluktan bir paket tavuk çıkarıp akşam yemeğinde yiyecekti oysa. Buzluktaki tavuklar, sanki dışarı çıktıkları andan itibaren çözülüp eriyeceklerini biliyorlar, dışarı çıkmamakta direniyorlardı. Oysa dünyanın bu bölgesinde...
“Kamuran! Senin iş yalan olur.”Ne adım Kamuran’dı ne de yalan olabilecek bir işim vardı.Duymazlıktan gelip, yoluma gitmem gerekirdi.Ama duydum. Ama işitti kulağım.Ne diye dönüp baktım arkamdan...
Yakası eprimiş beyaz gömleği ve giyilmekten kirleri katmanlaşmış kahverengi kadife pantolonu ile sanki bizim zamanımızdan çok uzak bir zamanda yaşıyordu. Bu sebeple; şu anki zamanda yaşayan...
Kapı açılınca oğlumuzun battaniyesine bir aydınlık sızdı. Yine fuşya gömleğini giydiğini o içeri girince fark ettim, gözü sehpaya iliştiğinde düğmelerini ilikledi. Gözlerini dikmiş, sadece bana bakıyordu....
Sala ku birayê cîranê me, Bekir hat kuştin ne, salek paşê, birayê wî Hemze, bi xwe çixura xwe avreşîn kir û sergînên xwe yên salê bi...
Yirmilerinin başından beri yanında gezdiriyordu. Dün tanıştığı kişi ile bugün karşılaşsa defterine ufak bir göz atar, dünkü kendi nasıl biri böylece anlardı. Defter dolmak üzereydi, artık...
Bavê min ê di seranserê jiyanê de, ji tixûbên bajarê ku ji dayik bûbû derneketibû, wextê ku li ber sikratê bû, xwarê guhê min bû gote...