Küçürek Öykü
Kader Vural – Belgesel Fanatikliği
Ağır ağır kalkarak mutfağa doğru gitti. Masanın üzerinde bulunan kavanoz dikkatini çekti. İçerisinde karışık çerez bulunan kavanoz, kapağı açık şekilde orada duruyordu. Hemen içerisindeki leblebi tanelerini ağzına atmaya başladı. Bir, iki, üç derken leblebi taneleri sayıca azalmaya başladı. Hızlıca yemeyi sürdürürken yalnızca leblebi tanelerinin eksildiğini fark ederek kavanozu kapatıp çalkalamaya başladı. Böylece arkasında bir iz bırakmayacak, karışık çerezden yalnızca leblebi yenmiş olmayacaktı. Peki ne önemi vardı? Fark edilirse bu yağmacılık ne değişirdi? Kim ne diyebilirdi? Bu durumda onu kim yargılabilirdi? Yalnızca leblebi tanelerini yemenin bir suçu var mıydı ki? Karışık çerezin genel kuralı olabildiğince hepsini yiyebilmekten mi geçerdi? Bu soruları düşüne düşüne mutfaktan ayrıldı. Babasının yanına döndüğünde onun hala doğa belgeseli izlediğini fark etti. Babaların fanatikleşmiş belgesel izleme alışkanlığını biliyordu. Sessizce o da belgesel izlemeye devam etti. Esasında babasının belgesel izlemediğini biliyordu. Telefonla uğraşırken belgeselin fon müziği gibi arka planda var olmasından hoşlanırdı. Yararlı bir şeyler yapmaktan ziyade yararlı bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek oldukça kolaydır. Belgeseli anlamak, düşünmek ve ortaya metaryal çıkarmak veya bu anlam bütünüyle ortaya bir fikir atabilmek çok zordur. Temelde yalnızca anlayabilmek ve doğa kurallarını altüst ettiğimiz bu düzende olabildiğince doğaya az zarar vermekte bir yoldur. Belki de tek yolun bu olması bile yeterlidir. Bunun ötesinde çok da gerekli olmayan belgesel fanatikliğine gerek yoktu. Bu anlamsız çabaya niçin gerek duyulurdu peki? Yoksa amaç ben de doğaya olan borcumu bunları izleyerek bir şekilde telafi ediyorum düşüncesi miydi? Belki kişi belgesel izleyerek çok da kötü biri olmadığını kendine inandırmaya çalışıyordur. Bazı mühim meselelere kulak kabarttığını, önemsediğini göstermeye çalışıyordur. Yoksa “Ben kötü biri değilim, belgesel izliyorum” gibi bir durum söz konusu muydu? Esasında babası kötü biri olmasa da kötü babalar da belgesel izlerdi. Kişi elbette izlediği şeylere göre kıyaslanamaz. Ama belgeselin öğretici ve didaktik dili niyeyse iyi niyet göstergesi gibi algılanıyordu. Yanılıyor muydu? Böyle bir fikrin doğruluğundan şüphe etti. “Bu büyük samur, içinde balık avlanabileceği temiz suya ihtiyaç duyar. Buna karşın yemek için her zaman kıyıya çıkar. 50 yıldır Avrasya su samuru, temiz su bulamadığından Kuzey Ryan Pennsylvania’nın tamamından ortadan kaybolmuştur.” Temiz çevre ve temiz su ihtiyacının yalnızca insan için gerekli olmadığını, tüm canlı ve yaşam döngülerinin de doğrudan veya dolaylı etkilendiğini görmek her daim gerekli ve önemliydi. Bunu her defasında anlayıp sonrasında buna uygun yaşamak kavranmalıydı. Farkındaydı, farkında olmanın yetersizliğini fark ederek. Bu durum değişen konuların ona belirli bir zaman tanımasından ileri geliyordu. Dikkat edilmesi gereken tonlarca şey vardı: kurallar, olması gereken şeyler, kişinin bireysel ve toplumsal görevleri…Peki ya zaman? Zamanın akışı bu denli hızlı oluşu, pek çok şey yapmaya fırsat veriyor muydu? Doğayı seviyordu, doğaya zarar vermemeye dikkat ederdi. Bazen unuttuğu, yapamadığı şeyler de yok değildi ama her anlamda doğa belgeselleri bu anlamda hatırlatıcı ve destekleyici olmuştur. Birden kanalın değişmesi ile fikirleri allak bullak oldu. Zaten önem vermediği, çok da izlemediği kanalı durup dururken değiştirmek de neyin nesiydi? su samurlarına bir yuva bulma ümidi taşırken üstelik.. Belki de bulunmuştu. Başka bir coğrafyada belki yaşamlarını sürdürmüş ve çoğalmışlardı. Muhtemel çeşitli mutasyonlar da geçirerek… Önemli olan varlığını sürdürmekteki gayretteydi. Doğa, canlılara bu anlamda bir ayrıcalık tanımıştı: bulunduğu coğrafyaya ve tabiata uygun bir şekilde yaşamak ve değişen koşullar çerçevesinde de canlılardaki adaptasyon… Muhteşem bir değişim… Bir sonraki kanaldaki dizi hoşuna gitmedi ve telefonuna yöneldi. Şöyle boş bir bakış attı telefonuna. Can sıkıcı. TV’de olan diziye döndü. Anlayamadığı bir olay zinciri ve karakterlerin sürekli birbirlerine bağırması ve had bildirmesi ile devam eden dizi, pek ilgi çekici değildi ki ilgi çekici olsa bile bu kanalın da değişeceğinden emin olduğundan üzerinde çok durmadı, anlamaya ve çabalamaya gerek duymadı.