Connect with us

İnceleme

Kürt Edebiyat Tarihinde Öykü

Bir milletin millet olabilmesi için çoğu kez gerekli olan iki şeyden biri kendi edebiyatını yaratmaktır (Psikharis, aktaran Jusdanis, 1998: 76). Edebiyat bir topluluğun zihinsel dünyasını geliştirir ve genişleyen zihinsel dünyanın sınırları o topluluğun varlığını kalıcı hale getirir. Edebiyat, bir milletin günlüğü gibidir ve onun yakın veya uzak tarihinin hikâyesini anlatır. Bu yönü ile de kültürel kimliklerin üretilmesinde olumlu bir etkendir. The Journal of Mesopotamian Studies Periodical Journal for Kurdish, Arabic and Syriac Studies Special Issue on Zazakî and Zazas 2020 139 Modern Kırmanccada (Zazacada) Öykü Şiir, roman, öykü, türü ne olursa olsun her edebiyat ürünü dilsel bir yaratıdır ve dış dünya ile iç dünyanın birbirine bağlandığı bir işaretler, semboller dizgesidir. Bu üretimde başat unsur olan dil, anlamın oluşmasını sağlar. Her yazınsal ürün, doğal dilin toprağında serpilip gelişir. Her dilin edebiyatı da doğduğu toplumun sosyo-kültürel yapısı içinde anlamlıdır. Kürtçe, her ne kadar yazılı edebiyat dünyasına erken adım atsa da Kürtlerin yaşadığı bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de uygulanan dil politikaları sonucu edebiyat dünyasındaki gücünü koruyamamış, geliştirememiş ve tarihte yazılmış sınırlı sayıdaki eserlerle kalmıştır. Edebiyat dili olmakta hiç de gecikmeyen hatta dönemin Farsça ve Arapça egemenliğine karşın değerli eserler yaratarak bu eserleri günümüze kadar taşımayı başarmış bir dil, devletlerin “tek dil” politikaları ve egemen dilin baskısı sonucu fazla gelişme fırsatı bulamamıştır. Hemen hepsi edebiyat eseri yaratma kapasitesine sahip beş farklı lehçesi olan Kürtçenin ilk öyküsü Kurmancca’dır. Bu, 1912 yılında Rojî Kurd adlı dergide yayımlanan Fuat Temo’ya ait, “Çîrok” adlı öyküdür. “Çîrok”un tarihe ilk Kürtçe öykü olarak geçmesi dışında bir önemi olmadığını ve kötü bir metin olduğunu ileri süren araştırmacı yazar Ferhad Shakely, bu öyküden sonraki ilk öykünün 1925 yılında, Cemil Saib’in (1887-1951) yazdığı “Le Xewma” (Rüyada) adlı öykü olduğunu belirtmektedir (Shakely, 1998: 27). 140 İlk Kürtçe öykü ile ilgili bir başka iddia da, ilk öykünün tarihini 1840’lara kadar götürmektedir. Buna göre, 1840’lı yıllarda Mela Mehmûdê Beyazîdî, Mem û Zîn’in izinden bir öykü kaleme alarak, bugünkü anlamda yazılı ilk öyküyü yazmıştır (Parıltı, 2009).2 Bu durumda, 1912 yılında kaleme alınan ve “Rojî Kurd” dergisinin 1. ve 2. sayılarında yayınlanan Fuat Temo’nun Çîrok (Öykü) adlı öyküsü ikinci ve 1925 yılında yayınlanan Cemil Saib’in “Le Xewma” (Rüyada) adlı öyküsü ise Kürt edebiyatının üçüncü modern öyküsüdür. Kürtçe kısa öykünün gelişimi hiç kuşkusuz Kürtlerin zengin sözlü edebiyat geleneğinden ayrı düşünülemez. Ancak tüm doğu halkları gibi Kürtlerin de gerek Türk öykücülüğünden gerekse de Türkçe üzerinden veya doğrudan Batı edebiyatından etkilendiğini söylemek mümkündür. 

Kaynak: Nadire Altadmaz -Kırmanccada Modern Öykü

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir