Öykü
İbrahim Tekpınar – Kalk Düğüne Gidelim

KALK
Pek muhterem İsmet Özel beyefendi! Bu mektubu size Verona’dan gönderiyorum. İtalya’dan İstanbul’a… Kendimi size tanıtmama müsaade ediniz. Ben Rum Vasili. Vasili Kargapulo. Muş’ta askerlik yaptığımız dönemde sizin de vatani görevinizi yaptığınız piyade alayının fotoğrafçısıydım. Adımı babamın dedesi Vasilaki Kargapulo’dan almışım. Meşhur Pera fotoğrafçısı Vasilaki Kargapulo. Abdülhamit’in de saray fotoğrafçısı hatta Yıldız Albümü denen meşhur albümü de büyük dedem Vasilaki hazırlamıştır. Osmanlı topraklarındaki kale, burç, göl ve mahkumları da dedem çekmiştir. Ailem cumhuriyetin ilanıyla birlikte İtalya’ya taşınmak zorunda kalıyor. Taşındıklarında babaannem çocuk. Pera’daki dükkânı, apartmanımızı arada anımsıyor. Apartman için Fransa’dan getirilen gül ağacı asansörü anlatır durur. Kalem işi tavan süslerini, saray için üretilen porselenleri, gümüş kaşıkları, kuş tüyü yatakları anlatır. Hala evimizin bir köşesinde saraydan kalma kahve fincanları var. Kırmızı güllü desenleriyle capcanlı duruyorlar. Miras gibi. O mirasın hatırına vatanımızla bağlarımızı asla koparmadık. Türkiye’de askerlik çağım geldiğinde de koşa koşa geldim. Gelir gelmez de askeri birliğin fotoğrafçısı oldum. Edirne’de acemiliğimi bitirdikten sonra da Muş’a usta birliğine geldiğimde sizi de orada tanıdım. Yılmaz Güney’de vardı. Yılmaz abi! Sizin ve onun yan yana fotoğrafınızı da ben çekmiştim. Bir kopyası bende durur. Yılmaz abi bizim gibiydi. Artist falan değildi. Fransa’ya kaçtığında ziyaret edememiştim. Cannes’te Altın Palmiye armağanı aldığında ayakkabısının delik olduğunu gazetelerden okumuştum. Bir çift rugan İtalyan pabucu göndermiştim. Aldı mı? bilmiyorum. İki sene sonra ölüm haberini işittim. Koştum mezarına. Bir kahraman ölmez ki! Adının o soğuk mermere yazılı olduğunu gördüğüm-
de dayanamadım. Ağladım. Neyse mevzu bahis bunlar değildi. Kendimi size hatırlatmaktı maksadım. Hatırladıysanız asıl meseleye geçeyim. Ailemin yurt dışından gönderdiği mektuplar bana geç ulaşıyordu. Bana gönderdikleri bir mektubu askeri gazinoda okurken duygulanmıştım. Ağlamıştım da! O sırada yanıma gelip yakınlık göstermiştiniz. Ben de babaannemin durumunun iyi olmadığını, aklının gidip geldiğinden bahsetmiştim. Anneme durup durup “kalk düğüne gidelim.” diyormuş demiştim. Siz de dinlemiştiniz. Israrla düğün meselesi üzerinde durmuştunuz.
DÜĞÜNE
Defaatle söylemiştim. İstanbul’daki evini özlüyor. Aklı gidip geliyor. Hatta;
“Burada ölemiyorum bile.” Demişti bir keresinde. İnsan gurbette ölemez de! Sizin o cümleyi bir şiirinizde kullandığınızı öğrendiğimde hem üzüldüm hem de sevindim. Sevindim çünkü; koca çınar babaannem bir şiire konu olmuştu. Üzüldüm çünkü; bana en azından ithaf etmenizi beklerdim. Olmadı! Ama en azından koca çınarın şiiri görmesine müsaade edin.
GİDELİM
Evvelden de size mektup yazmama rağmen cevap göndermemiştiniz. Sizden istirham ediyorum. Koca bir çınar toprağa karışmadan, bu diyarlardan gitmeden sevindirmenizi istiyorum. İmzalı kitabınızı mektupta yazılı adrese gönderirseniz bizi sevindirmiş olursunuz.
Vasili Kargapulo
22.07.1988
Verona / İtalya
*İsmet Özel şiiri ve şiire şöyle bir not düşülmüştür.
“anamın uyuşmuş ayağını harekete geçirmek için söylediği söz.”
