Connect with us

İnceleme

Cabir Özyıldız – Eski Zaman Türküsü İncelemesi

Eski Zaman Türküsü, Cabir Özyıldız’ın Vacilando Kitap tarafından çıkan ilk öykü kitabıdır. Günümüz edebiyat dünyasında pek tanınmamış, popüler olmayan ve reklamı yapılmayan yazarlar için kitap çıkarmak meşakkatli ve zorlu bir yolculuk. Ancak daha önce çeşitli edebiyat platformlarında takip ettiğimiz ve öykü severlerin yakından tanıdığı Cabir Özyıldız’ın öyküleri, yayınevi tarafından gelen teklif ile okuyucular ile buluşmuştur. Teklifin yayınevi tarafından gelmesinde en önemli etken yazarın yaşadığı coğrafyayı çok iyi analiz ederek kendi dilini oluşturması ve klasik öykücülük çizgisinin dışına çıkarak kendine has bir öykü anlayışı kullanmasıdır. Kitapta yer alan öyküler her ne kadar Adana’ya özgü tematik konular ele alınsa da, bütün toplumları yakından ilgilendiren derin konular ele alınmıştır. Lgbtli bireylerin sosyal yaşamdaki durumları, cinsel istismar, madde bağımlığı ve arka sokaklarda yaşayan ailelerin işsizlik ve yoksullukla yaşam mücadelesi. 

Orhan Kemal; ‘’Zenginlerin hayatını yaşamadığım için onlarla ilgili yazacak bir şeyim yok’ ’der. Ayrıca öykü ve romanlarını yazarken kahvehanelerin onun için bir tutku olduğunu söyler. Bu kahvehanelerde insanlarla tanışıp, romanlarını düşünüp, kurgulayıp yazdığını söylüyor. Kahvehanelerin onun için bir nevi laboratuvardı. Orhan Kemale göre; bir yazar halkın içinde olmalıydı. Halkın sorunlarını ancak halk ile iç içe olanlar anlayabilirdi. Cabir Özyıldız, tıpkı Orhan Kemal gibi yaşadığı coğrafya olan Adana’nın arka sokaklarını bir laboratuvar gibi kullanarak yaşamın onu sürüklediği sosyal koşullarda halkın arasına karışıp; Adana varoşlarını, Adana’nın araka sokaklarında yaşayan yoksul ailelerin yaşama tutunma mücadelelerini, madde bağımlığı bataklığındaki gençlerin durumunu Adana’ya özgü yerel dili ustalıkla kullanarak hayatın somut gerçeklerini özetleyerek okuyucusunun karşısına çıkıyor.

Öykülere başlamadan önce ilk dikkatimi çeken detay kitabın kapağında kullanılan Ressam Rafael Romero Barros’un ‘’Açık Portakal Çiçeği’’ tablosu. (17.yy sonlarına doğru hayatımıza giren Natürmort sanatının ölüdoğa, cansız varlıklar ve çeşitli nesnelerin bir araya gelerek oluşturduğu resim türü ) Kapakta kullanılan sanat eserinin Çukurova simgesi portakal olması ve öykülerde anlatılan unutma bahçelerinde(madde bağımlıların ) unutulup kuruyan gencecik fidanların yarım kalan hayatlarının hikâyeleri ile uyum içerisinde olması. Ayrıca yazar ile yapılan röportajda; ‘’Çukurova bölgesinin simgesi olan portakal ve çiçeğinin olması beni ziyadesiyle cezbetti. Ayrıca resimdeki portakalın on bir dilim olması ve kitabın içindeki öykülerin de aynı sayıya denk gelmesi de hoş bir tesadüf oldu ve nezdimde kabul görmesine yol açtı.’’ diye anlatmıştır. 

Öykülere genel olarak baktığımızda Özyıldız; öykülerinde insan yaşamını felç eden madde bağımlılığını, insanı yoksunlaştıran işsizliği, yoksulluğu,  cinsel istismar gibi toplumun gerçeklerini öykülerinde konu etmiştir. Özellikle ‘’Kırmızı Defter’’ öyküsünde sadece Adana yöresini anlatmayıp bütün toplumları ilgilendiren ve toplumumuzun kanayan yarası olan istismar olayını ve bu istismar olaylarına sessiz kalarak üç maymunu oynayan insanları anlatmaktadır. (‘’……….sonrası tez geldi. Duyan dayandı, o ötekine, öteki berikine seslendi………aslına bakarsanız herkes her şeyi bildi. Annem, ablam, mahalleli, bakkal, ustam. Kimseler ses etmedi. Annem ablamın yuvası yıkılmasın, ağzımızın tadı bozulmasın diye sustu.’’)  

Sırttaki Maymun Abdulkerim ve Diğerleri öyküsünü okudum derseniz eksik anlatmış olursunuz. Adeta öyküyü yaşıyorsunuz. Öyküyü okurken mekânlar ve karakterler adeta gözlerinizin önünde canlanarak hayatınızın merkezine giriyor. Köşe başlarında gencecik Abdülkerim’leri, Ömer’leri zehirleyen Köşker Salih’ler, ve çocuklarını bu hayattan kurtarmak isteyen ailelerin çırpınışları. Özyıldız öyküsünde toplumda göz ardı edilen ve geçen her gün unutma bahçelerinde kaderlerine terk edilen hayata tutunamayan gencecik fidanların kuruyup sanki hiç var olmayışlarının hayat hikâyelerini anlatarak coğrafyanın kader olduğunun ötesini bizlere gösteriyor. 

Kitapta en çok dikkatimi çeken ve en çok beğendiğim öykülerden biri ise Naze öyküsü. Başka bir öyküde yan karakter olarak çarşımıza çıkan Naze yazar tarafından ayrı bir öykü olarak yazılmış. Kitabın ismi Naze öyküsünde geçen cümleden alınmıştır. Naze öyküsü ilk bakışta yarım kalan bir aşkın öyküsü olarak algılansa da asıl dikkatimi çeken ve okuyucunun üzerinde durması gerekilen olay, yazarın bizlere göstermek istediği edebiyatın öğretici ve öğretici gücünün. Öyküde yazarın okuyucuya anlatmak istediği kurtarılabilir gençlik olgusu. Madde bağımlığı tuzağına düşen gençlerimizin sevgi ile tekrar topluma kazandırılabilir bireyler olduğunu ve bu gençlerin elinden tutulması gerektiğini yazar topluma ders verir nitelikte anlatmaktadır. ’’ Ben Süleyman abiye denk geldim. Dükkânın önünde durmuş gökyüzüne bakıyordu. Bozukluk bulurum umuduyla yerlere bakmaya alışık olan ben, kocaman adamın uzun uzun gökyüzüne bakmasına hayret etmiştim. Göz göze geldiğimizde gülümseyip ‘’Ne baktın Kar ’oğlan’’ dedi…………..çayım bitince kalkacak gibi oldum Gitme Kar ‘oğlan kal burada meslek sahibi edeyim seni.’’ Dedi. Kaldım. Ne bilirse öğretti. Yatacak yer, yiyecek ekmek verdi. En önemlisi kitaplarla türkülerle tanıştırdı.

Bir diğer öykü ise ‘’Üç Beş Taksit Öyküsü’’. Bir trajedi öyküsü. ‘’Reşat Nuri Güntekin Acımak’’ romanını anımsattı bana okurken. Ölümün bilincine varan bir babanın ailesine karşı yapamadıklarını taksit taksit olarak yerine getirmek istemesi ve son ana kadar babanın borcunu babanın hiçbir zaman bunu yapamaması. 

Kitapta yer alan öyküler arasında Adana temalarından farklı olarak yer alan tek öykü Kuş Ağıdı öyküsü. Bu öyküde yazar, sadece Adana’ya özgü temalar ve dili kullanmadığını bizlere kanıtlıyor. Cabir Özyıldız okuyucusuna sadece yaşadığı toprakları yazan bir yazar olmadığı ve yine kendi yaşadığı coğrafyanın sınırlarına çıkabileceğini gösteriyor.

Edebiyat alanında mütevazı kişiliği ve duruşu ile tanınan Cabir Özyıldız, Eski Zaman Türküsü ile toplum için sanat anlaşılışı ekseninde toplumsal sorunları dile getirirken toplumcu gerçekçi bir yazar olarak, slogan atmadan, kör göze parmak sokmadan, küfretmeden ve bağırmadan anlatmak istediklerini öyküleri ile okuyucusunu etkiliyor.

Öykülerinde Orhan Kemal, Reşat Nuri etsisi gördüğüm öyküleri ile Cabir Özyıldız, hem kendisi için hem de okuyucular için çıtayı yüksek tutmuştur. Bundan sonraki öykülerini, tüm öykü severler olarak merakla bekliyoruz.

Sevgili Cabir Özyıldız’ın yüreğine, kalemine ve emeklerine sağlık. Okuru bol olsun.

Eski Zaman Türküsü

Vacilando Kitap / 2023 / 104 sayfa

Adnan Altundağ Karıncafil Dergisi Sayı 2 

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir