Connect with us

Mektup

Abdülbâki Gölpınarlı – Sait Faik’le Bir Konuşma

İlahi Sait, garip yaşadın, garip öldün, garip gömüldün, Gurbettesin. Senin de çok sevdiğin Neyzen hakkında bile henüz bir şey yazmadım ben. İstemem bu işi, istemem mezar başında ötmeyi, ölü ardından söylenmeyi. Fakat istemediğim şeyi yaptırıyorsun bana. Artık elimde değil yazmamak. Sait, neler yazıldı senin hakkında, daha da yazılıyor, daha da yazılacak. Sen yazmaz oldun, yazarlar da susacak değil ya. Fakat şimdiyedek yazılanlar içinde Tunc’un candan sözleri, bir de Yaşar Kemal’in senin yerini belirten. bir işçi, bir kafa işçisi olduğunu söyliyen gerçek görüşlü, tok sözlü yazıları, senin Sülker’le havanı verdi ancak. Bu, belki de benim görüşüm, dostlar darılmasınlar, beni bilenler darılmaz bana, darılanlarlaysa zaten dargınım ben, Ben de:

Bilmek istersen eğer mesreb-i dervişânı
Sevenin bendesiyüz sevmiyenin sultanı

demişim senin gibi, rest çekmişim riyâya. Cenazene gelenler içinde seninle ilgisi olmayanlar, seni kötüleyenler, kınayanlar olduğu gibi yazılan yazılarda da, seni Kınalıada’da oturtan, orada bir ev sahibi yapanlar aile oldu. Halbuki Burgaz, Kaşıkadası, balıkçılar, Burgazın, kışı çok geç gelen öteyanı, oradaki kır kahvesi, hatta yerini bilmem alabildi mi, bir zenginle dâvalı olan ve boyuna davasından bahseden Hacı, yosun kokusu, yırtık ağ, hurçin deniz, sendin, senden duyulurdu bunlar. Sait. senin abanı yakan Burgazdı ve Burgaz, sendin. Ah Sait, o ada, o güzelim ada, Doktor Medeni’nin, bugün otel mi oldu, nedir, bilmem. Fakat bir başka hale giren sanatoryomunu kurduğu andan beri ziyaretgâhımdır ve hemen her gidişimde, o adanın bir ruhu gibi seni görürdüm, nasıl gideceğim bir daha o adaya? Anlaşılmadın sen Sait Faik, anlaşılacak bir varlık da değildin ki. İnsandın, insan olduğun için de pek karışık bir yaratıktın sen. Riya yapamazdın, elinde değildi bu. Riyaya niyetlendiğin vakitleri de bilirim. Fakat gene de yazarında yalnız sen vardın, yalnız insan ve insanlık vardı. Her yazın Sait, iyod kokusunu verdi, her hikâyeni tutan eller, nem enirdi, her sözünü okuyan dudak ıslanırdı. Her yazında, emeğiyle geçinen kahraman insanı, yahut cemiyetin kötüye götürdüğü. kötü saydığı zavallı insanı, fakat hepsinde de müşterek şeyi, aşkı, feragati, bazı kere de benciliği görürdü insan, kendini seyreder, kendini okurdu. Hangi hikâyeci, senin kadar içe girdi, hem sahan dardı da. çünkü o güzelim kafan, yalnız gördüğünü düşünüyordu, düşündüğünü ve dilediğini yazmıyordu Sait, Seni, burdaki sanat muhiti. İçine gömdü, sinirli yaptı. Hırçın bir hale getirdi. Bir kere, ne diye gidersin oralara dediydim, ne yapayım dedin, nereye gideyim? Hakkın da yok değildi. Yazılarını ören sevgililerin dertlerini sen duyurdun, onlar, seni bir acayip görüyordu. Beni anlar’ar diye öbür muhite başvurdu da, fakat onlar da seni bir acayip gördü. Darılmasınlar. yasları: eminim, ne seni candan seven, bugün, hâtıralarının altında yıkılan Fuat Ömer Keskinoğlu kadar derindir, ağırdır ve bunu söylemek ayıp amma, ne yapayım, doğru, ne benim kadar özlü; ailen bile seni anlamadı. Anlamadıklarını da seni. Asri mezarlığa götürmekle ispat ettiler. Nerde martilar, nerde balıkçıların nâraları, nerde deniz, nerde yosun, nerde parl pırıl yanan yakamoz ve nerde senin yattığın Asri mezarlık? Sait, param yok ki Burgaza, hem de denizin tâ ortasına bir dikili taş diktireyim de üstüne adını yazdırayım senin ve makamın olsun orası,

Birşeyler yazdım amma ben de yazamadım kafamın fosforunu. kızaran gözlerinin nurunu, elemini ve neş’eni, nasıl parça parça sattığını, nasıl insanlardan çekindiğini, ürktüğünü, fakat nasıl onları sevdiğini, her düşüncenin kaç paraya. gündeliğinin kaça ve neye mal olduğunu. Bütün bu sözlerle. sana, yani bugün artık kalmayan bir varlığa hitap ediyorum biliyorum Sait, duymuyorsun bunları. Fakat sen: gerçekten sevenler de, bugün ve yarın, seni eserinde, eserlerini, içlerinde, yahut geçmişte bulacaklar da bence sensin, onlarda, sana hitap ediyorum. Sıkmadım sanırım seni Sait, sıktıysam göz yaşlarıma bağışla beni.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir