Connect with us

Haber

2023 Yılının Yayımlanmamış Öykü Günü Bildirisi

Her yıl 14 Şubat’ta Pen öncülüğünde yayımlanan “Öykü Günü Bildirisi” bu sene deprem dolayısıyla yayımlanmamıştı. “14 Şubat Dünya Öykü Gününü kutlayamıyoruz! Sait Faik’in “Bir insanı sevmekle başlar her şey” sözüyle başlamıştı 14 Şubat Dünya Öykü Günü. Bu yıl kutlayamıyoruz. Bir insanı sevseydik, onun yaşadığı evi de severdik, evi sevseydik bulunduğu şehri de severdik, şehri sevseydik ülkeyi de severdik! Biz meğer bir insanı sevmiyormuşuz, evlerimizi, şehirlerimizi, ülkemizi sevmiyormuşuz! Öyküyü sevdiğimize ve 14 Şubat’ı Dünya Öykü Günü olarak kutladığımıza kim inanır? İnandığımız gün kutlayacağız. ” denilmişti.  Yazar Pelin Buzluk bildiriyi kendi hesabından yayımladı.Bu yıl, Dünya Öykü Günü bildirisini sevgili Fırat Cewerî

@FCeweri

yazmıştı. Şubat ayı ve sonrası kâbus gibi geçtiğinden bildiriyi yayınlamadık. Ancak şimdi, öykü günleri arefesinde yayınlamak istedik.  

Öykü, edebiyatın en eski dallarından biridir. Destan, anlatım, tecrübe ve söylence üzerine kuruludur. Roman sanatından çok daha eskidir. Öykünün özel bir tanımı olsa da öykü kendi içinde özgürlük ve bağımsızlığı da barındırır. Öykü kısa veya uzun, karamsar ya da iyimserdir. Tıpkı insanların ve kültürlerin farklılığı gibi. Ama öykü insanlar ve kültürler arasındaki duvarları yıkar, sınırları aşar ve farklı kültürleri bir araya getirir. İnsanlığın ortak yönlerini gün yüzüne çıkarır. Hem sevinç dolu hem de hüzünlüdür. Hem zulme karşı isyandır hem de toplumların ve sistemlerin adaletsizliğinin tanımını içinde barındırır. Otoriterler gibi düşünmeyen ve sistemlerini eleştiren öykücüler, iktidarların ve diktatörlerin gazabına uğrarlar. Tutuklanırlar, hapsedilirler, yerlerinden yurtlarından edilip sürgün ateşi içinde yanmaya itilirler ama anlattıkları ve yazdıkları öyküler aracılığıyla bize acı ve ıstıraplarını ulaştırıp, adaletsizliğe ve zulme karşı baş kaldırmamıza rehber olurlar.

Hz. Musa’nın Firavunların zulmüne başkaldırıp Kızıldeniz’i aşarak Kenan ülkesine doğru nasıl yola çıktığını; antik çağlarda Sokrates, düşüncenin derinliklerine inip felsefeyi somutlaştırmaya çalışırken, Atinalı yetkililerin saldırısına nasıl uğradığını; Ovidius’un Roma yönetimi tarafından sürgüne ne için gönderildiğini; Haçlı seferlerinin zulmünü ve Selahaddin Eyyubi’nin nezaketini; Yahudilerin, Nazi zulmü sırasında neler çektiklerini, çocukları yırtık giysilerle anne babalarını nasıl aradıklarını; Ermeni soykırımının devamı olarak, iki Ermeni’yi öldürerek cennete nasıl kavuşacaklarına inanan fundamentalistlerin ruh hallerini; Yezidilerin inançları nedeniyle zulme nasıl maruz kaldıklarını; idam sehpalarında sallanan Kürt liderlerinin anlamlı bakışlarını; “jin, jiyan, azadî” deyip diktatörlüğe karşı isyan eden kadınların, gencecik kızların başörtülerini ateşe atıp, ateş çevresinde nasıl halay çektiklerini; kalplerine yenik düşmeyen kızların namus cinayetlerine nasıl kurban gittiklerini…

Bütün bunlar ve benzeri anlatılar bize öykü aracılığıyla ulaştı. İnsan deneyimini öyküler aracılığıyla öğrendik. İsyan ve direnişlerine tanık olduk. Bu yüzden özgürlüğün peşinden koştuk, isyan ettik ve bağımsızlık için haykırdık.

Öykü hafızadır, insanlığın hafızasıdır. Dünü bugüne ulaştırırken bugünü de yarınlara taşıyacak.

Önce söz vardı, öykü sözden doğdu. Ama sözümüz bize yasaktı. Öykümüzü kendi anadilimizde yazamadık…

Herkesin kendi öyküsünü sansürsüz, özgür ve bağımsız bir şekilde söyleyebilme ve yazabilme umuduyla Dünya Öykü Günü’nüzü kutluyorum.

Fırat Cewerî

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir