Connect with us

Öykü

Taylan Onur – Ev İçinde Ev

Ekber, adı büyük kendi küçücük adam ve gittikçe daha da küçülen hayatın ucu ucunalığında. Her cumartesi işten dönerken onlu paket kibritle eve dönen Ekber. Çekirdek ailesinin pazar kahvaltısından sonra kibrit evine yapmaya koyulurdu. Biraz kafa dağıtan küçük bir hobiydi. Kocaman bir tekerlek gibi ham bir ağacın üzerine inşa etmeye başladığı. Eşten dosttan görerek başlamıştı. Babasının yarım kalan bir tane kibrit evini ise hala saklıyordu. Bu biraz firavunları hatırlatıyordu. Hep daha büyük bir piramit yapmak gibi. Yine de bir hayal olarak kendi devasa kibrit evinin bahçesi olarak adlandırdığı yere babasının evini de yerleştirmeyi planlıyordu. Nitekim her pazar günü küçük de olsa bir yükselme meydana geliyordu. Sonra son kibrit ile sigarasını yakıp izlemeye başlıyordu Ekber. Bir kutuda yaklaşık olarak kırk tane kibrit bulunuyordu ve yaklaşık olarak 399 tane kibriti en mükemmel yere yerleştirmeye çalışıyordu. Bu baya bir zaman alıyordu elbette. Özellikle bayramda gelen veya gidilen misafirlikler sebebiyle bölünüyor ve bu durum Ekber’i sinirlendiriyordu. Davetsiz gelen misafirlere kötü davranıyor ve ailesine gereken zamanı harcarken sürekli sinirli oluyordu. Karısı Kıyamet, bu durumdan bezmişti artık ve kendi haline bırakmıştı Ekber’i. Oğlu Cebrail ise her fırsatta arkadaşlarıyla top oynamaya kaçardı. Bir şekilde zamanla herkes bununla yaşamaya alışmıştı. Tıpkı bu kibrit ev gibi. Bu takıntının bazı sebepleri arasında söylentiler dolanmaya başlamıştı. Babasının ölmeden önce bir ev sahibi olması gerektiğine dair nasihatleri olduğuna dair. Kahveden arkadaşları ise akşam çaylarında onunla inşaatçı diye dalga geçmeye başlamışlardı. Bu bir süre sonra lakabı olarak kalacaktı. Aslında esas mesleği bir yayınevinde depocu olarak çalışmaktı. Çok kıymetli yazarların kolileri altında ezile büzüle günü zor getiriyordu. Elleri ve kolları kâğıt kesikleriyle doluydu. Ki kâğıt pis keser. Ki kâğıt kesiği feci can yakar. Gel zaman git zaman Cebrail ortaokulu bitirdi. Ekber’in evi şatoya dönüşmüştü o sıralarda. Kıyamet’e göre çoktan bitmişti ve kömürlüğe kaldırılabilirdi. Ama bir sebep bulup devam ediyordu Ekber. Hala evleri yoktu. Ve kira zamanı nedense hemen geliyordu. Bir şekilde bu rutin pek bozulmuyordu. İşte gün geldi son onlu paket alındı. Son 399 kibrit en muazzam yerlerine yerleştirildi. Kıyamet bir kahve yaptı. Ekber bahçede kahvesini içerken şatosunu görebilmek için cam kenarına koydu. Son kibritle sigarasını yaktı. Ve birden Cebrail’in ağlama sesini duydu. Koşmaya başladı. Bisikletten düşmüştü Cebrail. Kıyamet hemen Cebrail’e kızmaya başladı. Fakat Cebrail’in gözleri kan çanağına dönmüş bir halde yanan evlerini gösteriyordu. Koşmaya başladı Ekber. Fakat nafile. Bir yangın bombası gibi ev hemen sarmıştı yangın. Muhtemelen odun sobasından sıçrayan bir kıvılcımla şato tutuşmuştu. Söndürmeye çalışmayı bırakın artık yakınına yaklaşmak bile mümkün değildi bu gecekondunun. Evim diye bağırıyordu Ekber. İnşaatçı Ekber… Depocu Ekber… Küçük Ekber… Artık evsiz ve borçlu Ekber… Ateş ekip yıkım biçen Ekber…

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir