Röportaj
İki Kıyı – Fatma Nuran Avcı
Soru 1: 2016 yılında Bursa Belediyesi’nin düzenlediği Yaşar Kemal Öykü Yarışmasında “Son Cevizlik” isimli öykünüz birinciliğe layık görüldü. Sonraki süreçte de “Son Cevizlik” NotaBene Yayınları etiketiyle kitaplaştırıldı. İki Kıyı ise ikinci kitabınız olsa gerek. İki Kıyı isimli öykü kitabınızdaki öyküler; şiirsel ve çarpıcı bir üslupla, vicdanımızı usulca sarsarak, günümüz toplumsal sorunlarını dile getiriyor. Birilerinin sosyal medyada paylaşması sayesinde kitabınızla karşılaşma imkânımız oldu. Asıl soru şu; kitabınız normalde günümüzde birçok popüler yayınevinden çıkabilecek nitelikteyken neden KDY. ?
“İki Kıyı’nın” KDY’den basılmasına karar vermem elbette kolay olmadı. Dosyamı okumadan reddeden, güzel bir dosya ama basamayız, yayın programımız bahardı, güzdü, diyerek çocuk kandırmak istercesine çeşitli yayınevlerinden aldığım cevaplar nedeniyle daha fazla beklemenin anlamı yoktu. Popüler, egemen, güçlü adı her neyse o yayın dünyasının parlak ışıkları altında olmanın yol ve yöntemi türlü ayak oyunları içeriyor. Bunları anlamam geç olsa da, şu an her şeyin farkındayım. Kişiliğimden taviz vermeyi düşünmüyorum.
Soru 2: Öykü tematik ve kitap iki kısımdan oluşmakta çanta ve taşınmazlar. Kitabı incelediğimizde bir tek anane öyküsünde ‘’anası bir kıyıda babası bir kıyıda’’ geçiyor. Kitaba ismini veren şey neydi? Neden iki kıyı, kitabı iki ayrı temaya ve bölüme ayırdığınız için mi?
İki, ikilik, ikirciklik beni uzun uzun düşündüren kelimelerdir. Hayatın bize sunduğu çift kısmet gibi lütuf, aynı kelimenin iki farklı anlama gelebilmesi, bir de daha iyisi, yedeği, alternatifi gibi… Konuyu Mert Ali merkezinde ele alırsak, iki kıyı arasında, tercih etmeye, seçim yapmaya mecbur kaldığımız insani durumlarımızdan yola çıktım. Tüm kahramanların da yaşamlarının kararsızlığı, pişmanlığı, sallantısı çevresinde gelişti. Bağlı öyküler olduğu için bölümlere ayırdık. Tema bütünlüğüne önem vermedik.
Soru 3: Öyküleriniz genel olarak bir tema etrafında şekillenmekte. “Çantalar” bölümündeki bütün öykülerde bir ‘’çanta’’ metaforu, “Taşınmazlar” bölümünde ise ‘’kumaş’’ metaforu gözümüze çarpmakta. Metaforlarla zenginleştirdiğiniz insanı derinden etkileyen ve güncel meseleleri dramatize etmekten uzak tutarak aktarıyorsunuz. Temalar kendiliğinden mi ortaya çıktı yoksa önceden de var mıydı?
İnsanın bazı olaylar karşısında, avaz avaz bağırmak istediği, üstünü başını öfkeden paraladığı zamanlar vardır. Ancak elinden hiçbir şey gelmez, çaresizdir. Benim için haksızlıkların, adaletsizliklerin zihnimi oydukça oyması, yüreğimin taşıyamayacak hale gelmesi temadır. Bilinçli bir tema arayışı içinde olmadım.
Soru 4: Leonard Cohen “yazdıkları bir yazıya veya söyledikleri bir söze gelebilecek tepkilerden ne kadar çekindiklerini, bundan nasıl endişe ettiklerini hiçbir zaman itiraf edemezler ‘’ diyor ve ayrıca sansür her zaman bir kitap yazıldıktan ve yayımlandıktan sonra gerçekleşmez. Bir yazar bir kitabın içeriğinin sakıncalı kabul edilebileceğinden korkmaya başladığında, o yazar bilinçli veya bilinçsiz olarak materyalini sansürlemeye(otosansür) başlayabilir. ‘’Kara Önlük Olsaydım’’ öykünüzde üstü kapalı olarak sisteme, yönetime, topluma eleştirel yaklaşımlarınız var. Öykülerinizi yazarken ya da öykülerinizi yazdıktan sonra kendinizi sansürlediğinizi düşünüyor musunuz?
Kurmaca karakterlerin toplumsal kavramları, sorunları temsil gücü vardır bilindiği gibi. Aynı zamanda her cümlesi, her eylemi öyküye hizmet eder. Yazarken yaşadığım kontrol ya da tedirginlik duygusu sadece içi boş bir cümle mi, gevezelik mi yazdığım üzerinedir. Eleştirimi kahramanlar aracılığıyla, söz ve davranışlarıyla yaparım, her yazar gibi. Bazı hassas konularda sansür değil de zaten incitilmişler diye kolluyorum, sert söylemlerden kaçınıyorum, diyebilirim.
Soru 5: Öyküler de ikinci ve üçüncü tekil şahısla anlatılan bir öykü aynı anlatım tekniğiyle devam eder. Sizin öykülerinizde durum biraz daha farklı. 1. Tekil şahısla başlayan bir öykünüz 2. tekille devam etmekte. Bu anlatım teknikleriyle okuyucu burada karakterleri birden fazla açıdan görür, olayları farklı açılardan, farklı karakterlerden dinler. Bilinçli bir tercih mi bu anlatım türü?
Bilinçli değil inanın. Ancak kalemimi manken, sözü bir elbise olarak hayal eder, hangi bedene daha iyi yakışacağını şekillendirerek başlar, seslerini duyumsarken kim, ne diyor, sorularına cevap arayarak yazarım. 1. 2. Tekil şahıs olarak kurallarım yoktur.
Soru 6: Çantalar bölümündeki öyküleriniz günlük olaylardan, insanlar arası ilişkilerden, toplumsal gerçeklerden, sorunlardan bahseden birbiriyle bağlantılı öyküler. Karakterlerin ortak özellikleri mevcut. Mert Ali öyküsüne Serkan, Serkan’da Fidan, Bektaş’ta Mert Ali, ve bütün öykülerde Anane geçmekte. Bu öykülerinizde okuyucu bir sonraki öyküyü tahmin edebilmekte. Çantalar bölümündeki öyküleri farklı tarihlerde mi yazdınız ayrıca bu öyküleri yazarken okuyucunun merak duygusundan uzaklaşacağını düşündünüz mü?
Şimdi sıklıkla karşımıza okuru, bu merak duygusundan uzaklaşıp uzaklaştırmamak mevzusu çıkıyor. Öykü bence zaten pek çok gizemi barındırmalıdır, elbette bu yolculuğun nereye gideceğini merak ettirmelidir. Burada okurdan çok kendi kahraman ve olaylarınıza odaklanmak gereklidir. “Çantalar”ı oturup yazmam bir yıl sürdü. An geldi bir gecede sayfalar doldu, an geldi iki ay tek satır için bekledi. Ne süre, ne teknik, ne gündem, ne okuyucu umurumdaydı. Sadece sarı saçlı oğlumla beraberdim. Mert Ali’yle.
Soru 7: Her röportajın olmazsa olmazı. Son olarak ne söylemek istersiniz? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler…
Ben yüzlercesinden biriyim. Söyleyeceklerim var, diyerek, yaşadım, gördüm, tanık oldum, paylaşmak istiyorum gibi saf ve iyi niyetlerle yazma yolculuğa çıktım. Atölyelere gittim, dersler aldım, programlara katıldım. Bir kitap hayaliyle yanıp tutuştum. Oldu sonunda ama bundan sonrası önemli. Güllük gülistanlık bir dünyada yaşamıyoruz. Savaşlar, depremler, korkunç acılar… Daha yazacaklarım bitmedi, bitmemeli. Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle. Derginizde bana yer verdiniz, nitelikli sorular sordunuz, cevaplamaya çalıştım. Emekleriniz için çok teşekkür ederim. Yayın yaşamınızda başarılar dilerim.