Öykü
İbrahim Tekpınar – Üç Kere Duvar
“evin sırrını saklar duvar”gonca özmen
Kooperatif evlerini andırırcasına dıştan beyaz boyayla boyanmış apartmanın önündeyiz. Altı kat. Beyaz dış cephe. Biz 3 numarayız. Birinci kat. Balkona kamyonu dayadılar.
Arka kapak demirden bir gürültüyle açıldı. İndik. Binaya girip merdivenleri çıktık. Babamın elindeki anahtar, evini bilen hayvan gibi deliğini buldu. Açıldı kapımız. Kapımız sineklikli gibi demirden. İçeri evvela babam girdi, annem ardından elimden tutup içeri soktu. Solda ahşap vestiyer. Mantosunu çıkardı. Odaları gezdik.
“Burası senin odan” dedi. İşçiler eşyaları taşımaya başlayınca aceleyle çıktı. Odamdaki pencereye, yerdeki mozaik karolara baktım. Pencere ahşap. Kenarından rüzgâr giriyor. Ceryân yapmasa bari.
“delii, deliii, deliii” dedi. Kim dedi? Kimseler yok. Anne deyip ağladım.
“Biri, bana deli” dedi
“Nerede?” Odamı gösterdim.
“Kimseler yok” deyip gitti. Kapıda durup kulağımı dayadım.
“Seni görüyorum, seni görüyorum, seni görüyorum” dedi. Kalbimin sesini duydum. Koştum. Annemin eteğine yapıştım. Taşınma bitene kadar annemin yanından ayrılmadım. Yorgunluktan hep beraber yattık. Yavaş yavaş evi düzenlemeye başladık.
Arada odayı gözlüyorum. Kimseler yok. Tuvalete giderken bakıyorum.
“Tuvalet, tuvalet, tuvalet” diyor. Eşyaların bir kısmı kırıldı. Saatimiz yok. Annemle babam ararken bende aradım. Odanın yanında geçince duydum.
“hırsız , hırsız, hırsız” hemen anneme dedim.
“İşçiler çalmış olmasın”
“günahlarını alma elin, gebertirim seni” dedi.
Öylece saatin konusu kapandı. Arada komşular tanışmaya gelmeye başlıyorlardı.
7 Numara:
Emine teyze. Kızı Asya ile geldi. Asya abla benden büyüktü. Okula kayda götürdü. Okul yolunda kasaba uğradık. Kasaptaki çocukla konuştu. Güldü. Çıktık. “Annene söyleme” dedi. Okula kaydetti. Daha doğrusu nakil oldum. 2-E. Annem neden geç kaldığımı sorunca dedim. Yüzünü ekşitti. Odama gittim.
“oruspu,oruspu,oruspu” dedi. Utandım. Küfür etmişti. Günlerce odama girmedim. Ağladım. Annem hasta sanıp yanında yatırdı. Okula başladım. Saçlarımı annem ördü. Tuvalaete giderken annemle babam yine tartıştı. Annemle babam bir kadın için hep tartışıp duruyordu
Onun yüzünden ilçeden taşınmak zorunda kalmıştık. Hatta komşulardan duymuştum. Annem onları basmıştı. Yine annem Peyruz dediğine bakılırsa tartışıyorlar ve o kadını konuşuyorlar. Odamın yanından geçerken
“aldatıyor,aldatıyor,aldatıyor” dedi. Babam annemi yine mi aldatıyor? Acaba diye düşünürken
“evet,evet,evet” dedi. İçimi okuyor artık. Artık kalbimden geçenleri de biliyor. Küslüğümüz bitti. gidip sadece anneme sarıldım. Odaya girdiğimi görünce kestiler. Babam çıktı. Kapımız çalındı. Gelen alt kat komşumuz.
1 Numara:
Yaşar teyze. Oğlu da yanında. Tanıdım oğlunu. Bina girişinde burnunu oyarken görmüştüm. Çok konuşmayı seven biriydi. Yanlarında durmak istemedim. Asya abla ile ilgili konuştuklarını duydum. Adı çıkmış dedi.
“dedikoducu, dedikoducu, dedikoducu” dedi. Güldüm. Sesim kimselere gitmesin diye ağzımı tutup güldüm.
Biraz kaldıktan sonra çıktılar. Babam gece sarhoş geldi. Uyuduk. Sabaha okula gittim. Sabahçıydım. Okuldakilere alışamadım. Dersler bitti. Evde birileri var. Annemin akrabaları. Çantamı ve elbiselerimi değişmek için odaya gittim. “kavga, kavga, kavga” dedi. Kapı eşiğinden dinledim. Peyruz’un akrabaları babamı döveceklermiş. Annemse “vursunlar da kurtulayım” diyor. Babamı neden vursunlar? Selam vermek için içeri girdiğimde konuyu kapattılar. Odama girince
“ölüm, ölüm, ölüm” dedi.Anladım. Kocası babamı vuracakmış. Anladım. Babamı öldüreceklermiş. Ne yapılır ki? Babamı dışarı göndermemeliyim. Evde kalmalı. Gelirse “gitme” diyeceğim. Seni vuracaklar. Baba ne olur sensiz bırakma bizi.
“boşuna, boşuna, boşuna” dedi. Ölmemeli ama iyi bir insan babam.
Misafirler kalkınca uğurlamaya bina önüne kadar çıktık. Kadınlardan biri yarım Türkçesiyle
“gelamediğğğ kusura bağme” dedi.
Buyurun gelin kahve içelim dedi annem. Annem misafir sever hele ki yaşlıları.
Yorulmuş olacak ki tamam dedi.
12 Numara:
Zinê teyze. Adı garip ama Kürtçeymiş. Zaten giyim kuşamından belli. Doksanlarda köyleri yakılmış. Terk etmişler evlerini. Gecenin yarısı jandarma gelip hayvan, eşya dinlemeden yakmışlar. Çeyizim kaldı. “Gözümü kör ettim o çeyizleri hazırlamak için yakıp kül ettiler”.
Ağladı. Su getirmeye giderken odaya girdim.
“Kürt, Kürt , Kürt” dedi. Suyu götürdüm. Annemle sarıldılar. Annem sarılır. Öper, koklar.
Sever. Vicdanı kocamandır. Şu bizim salon kadar.
Kapıdaki kuş öttü. Babam. Babaaaaa! Ayakkabılarını bıraktı. İçeri girince teyzeyi gördü.
“Hoş geldiniz “ dedi. Kadının aksayan Türkçesini duyunca “Tu bi xêr hatiye xuçkê“ dedi. Babamı ilk kez Kürtçe konuşurken duydum. Kadın kalkmaya yeltendi annemle babam oturması için ikna etmeye çalışsa da kalktı. Yaşar dedi. Onla tanıştın mı?
“He “ dedi annem. Dedikoducudur kızım dikkat et. Çıktı. Babama koştum. “Baba seni vuracaklar” göz bebeği büyüdü. Bana baktı.
“Kimse babanı vuramaz “ kızım deyip öptü.
Annem yetişti.”Bizi mi dinledin “ dedi. Yok desem de inanmadı. Beni itip odama sürükledi.
“çüş, çüş, çüş” dedi. Anneme kızdı. Babamı kurtarmalı diye düşünürken.
“intihar intihar intihar” dedi. Kim?
“sen ,sen , sen”
Ölmeli miyim?
“evet, evet , evet”
Başka çaresi yok mu?
“yok, yok, yok”
Anladım. Babama karşı benim canım. Bana tek tek anlattı. Size anlatırsam olmaz. Kimseler de inanmaz.
Annemle babam tartışırken usulca kapıyı açtım. Merdivenleri çıktım. Asansör yok. Kapı önlerine bakıyorum ayakkabılar var. Bebek arabaları. Pis kokan çöpler. Naylon çiçek. Renkleri canlı. Ölüme giderken görmek de ne garip. Yapma çiçek. Öyle canlı ve cansız. Tıpkı benim gibi. Damın kapısını açtım. Damda güneş enerjilerinin gölgesinde dinlendim. Oje buldum. Asya’nın ojesi olabilir. Sürdüm. Serçe parmağıma sürdüm. İncecik tuğlalı duvarın üstüne çıktım. Kendimi hazırlamıştım. Boşluğa bırakacaktım ki ayağım kaydı.
Başıma üşüştüler. Karanlık. Gözümü açtığımda yine odamdaydım. Sözleştiğimiz gibi duvardayım. Renas var yanımda. Bebek. Konuşmayı bilmiyor. Kelimeleri öğreniyor. Üç kere tekrar etmesi de ondan. Bizden önceki evin çocuğu. Ruhu kalmış burada bide annesiyle babasını kaybetmiş. Beni kardeşi sanmış da konuşmuş. Annemle babam arada geliyorlar. Babamın sakalları uzamış. Annem ağlayıp duruyor. Buradayım, buradayım, buradayım diyorum. Renas gibi üç kere diyorum. Duymuyorlar.