Küçürek Öykü
Muhammed Ömer Doğuç-Emanet
Uzun uzun düşündüm. Planlar hazırladım. Tüm matematik bilgilerimi kullanarak hesaplamalar yaptım. Bu duyguyu çok iyi biliyordum. Bu anı defalarca yaşamış ve hep doğru karar ertelenmiş bir şekilde aklıma uğramıştı.
İmar İşleri Müdürlüğünde, müdürümüz Erkan beyin odasından çıkarken ellerim titriyordu. Recep Abi’nin bana öğrettiği onca şey, şu an beynimde birbirine dolanmış ip yumağı gibiydi. Vermemem gereken o mimari plan dosyasını nasıl da vermiştim? Geç kalmıştım artık. Buna bir tedbir de alamıyordum çünkü; beklenmedik bir anda ve tebdil-i kıyafet sergiliyordu aynı oyunu kurnaz talihim.
Boğazımda düğümlenen yumru büyüdükçe büyüyordu. İçimde gittikçe cüsse kazanan bir rahatsızlık vardı. Başa sardım ve tekrar tekrar yaşadım o talihsiz anı. Sanki göğsümün ortasında bir el sürekli sıkıyor, sonra bırakıyor, sonra yine sıkıyordu. Bir emanet bırakılmıştı bana ve ben, minik bir gafletimle kaybetmiştim emaneti.
Masama oturdum. Ter damlalarım alnımdan süzülürken klimanın soğuk esintisi ensemi donduruyordu. Yine beceriksiz bir adam konumuna düşmek istemiyordum. Dönüp arkamı gidecek ve yeni bir hayat kuracaktım. Yahut umursamayacaktım.
Gözlerimi ofisteki diğer çalışanlarda gezdirdim. O çok imrendiğim insanlar gibi olabilir miydim? Bütün kural tanımazlıklarına ve çocukça hatalarına rağmen diğerleri tarafından sevgi ve saygı gören, tılsımını anlayamadığım ama zamanımın çoğunda olmayı arzuladığım o insanlar gibi… Onların bu rahatlığına şaşırıyordum. Sanki farklı bir evrende yaşıyor gibiydiler. Agresif bir tutum da sergileyebilirdim. Üzerime gelirlerse kendime yapılan tüm haksızlıkları yüksek tonda haykırıp bu hatamın üstünü örtebilirdim. Kafamın içinde yankılanan sesler giderek yükseliyordu. Her biri farklı bir çözüm öneriyordu. Daha onlarca ihtimal düşledim. Tam o sırada kapı açıldı. İçeri giren kişi, kibar bir taltifle emaneti getirdi. “Kusura bakmayın, benim hatamdı.” diyerek devam etti üstelik.
Bütün planlarımı unuttum. Masama dönerken pencerenin önünde durdum. Dışarıda hayat normal akışında devam ediyordu. İnsanlar telaşsız yürüyor, güvercinler her zamanki gibi belediye binasının önündeki meydanda dolaşıyordu.
Hayat güzeldi ve talihim değişiyordu galiba. Durup bir an düşündüm, bu duyguyu da daha önce yaşamıştım sanki ve galiba defalarca…