Connect with us

İnceleme

Cezayi̇r Edebi̇yatinda Kisa Öykü

Kısa hikâye, Arap dünyasındaki hikâyecilik göz önünde bulundurulduğunda daha geç ortaya çıkmış bir edebî tür sayılır . Bunun nedeni, Arap ülkelerinden farklı olarak Cezayir’deki Arap kültürünün maruz kaldığı özel koşullar ve şartlardır. Hikâyeciliğin temellerini atan Mahmud Teymur (1894-1973), Muhammed Teymur (1892-1921), Taha Hüseyin (1889-1973), El-Mâzinî (1889-1949) ve Mahmud Tâhir Lâşin (1894-1954) gibi yazarların ortaya çıktığı zamanlarda Cezayir, sömürgeciler tarafından tarihî, kültürel ve edebî alandaki özellikleri yok edilmek ve ortadan kaldırılmak istenen bir ülke olmuştur. Bu olumsuz şartlar, kendi öz benliğini arayan Cezayir’de edebiyatın, özellikle de hikâyeciliğin gerilemesine neden olmuş ve dil ve edebiyat alanında bir ikilem ortaya çıkarmıştır.

 Cezayir’de biri Arap akımı, diğeri ise Batı akımı olmak üzere iki akım ortaya çıkmıştır. Sömürgeci güçler olan Fransızların ülkeye girmelerinden sonra eğitim ve kültür alanında Fransızcanın egemen olmasıyla birlikte Fransızca yazılan Cezayir hikâyelerinin Arapça yazılan Cezayir hikâyelerine kıyasla daha erken bir dönemde ortaya çıkması gerekirken, anlatım dili olarak Fransızcayı kullanan Batı akımı daha geç ortaya çıkmıştır. Arap akımı ise, Arap kültüründen etkilenilerek ortaya çıkmıştır. Anlatım dili olarak Arapçayı kullanan bu akım, edebiyatta reform hareketiyle eşzamanlı olarak ortaya çıkmıştır. Edebiyat hayatı bu harekete endekslenmiş ve böylece bu hareket Muhammed b. Âbid El-Celâlî6 , Ahmed Bin Âşûr, Ahmed Rıza Hûhû, Muhammed Said Ez-Zahirî ve Ebu’l-Kâsım Sa’dalla gibi reformcular sayesinde Arap hikâyeciliğinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Cezayir kısa hikâyeciliği, “el-Kıssatu’l-Islâhiyye” (reformcu hikâye) olarak adlandırılmış ve toplumda egemen olması gereken değerleri, işgalden kurtulmanın zorunluluğunu ve özgürlük çağrılarını ele almıştır. Dergilerde ve gazetelerde yayımlanmakta olan ve çeşitli konulara değinen hikâyeler bulunmasına rağmen araştırmacılar, kısa hikâyeciliğin Cezayir’de tam olarak ne zaman ortaya çıktığını tespit edememişlerdir. Zira unutulmuş olan ve yaratıcı çalışmaları araştırmacılar tarafından belirlenemeyen bazı yazarlar bulunmaktadır. Diğer taraftan da bir kısım yazarların çalışmalarına ulaşılamadığı düşünülmektedir. Araştırmacılar, bu noktada farklı görüşler öne sürmüşler ve Cezayir kısa hikâyeciliğinin başlangıç tarihini belirleyecek bir görüş birliğine varamamışlardır. Bu bağlamda, Abdülmelik Murtâd’a göre, Muhammed Said Ez-Zahirî’nin el-Musâvât: Fransuvâ ve’r-Reşîd (Eşitlik: Fransuva ve Reşid) adlı hikâyesi ilk Cezayir hikâyesidir. Murtâd, bunu şu sözleriyle vurgular: “Cezayir’deki modern nesrin tanık olduğu ilk hikâye girişimi, el-Cezayir gazetesinin ikinci ARAZ NÜSHA, 2020; (50): 165-188 169 sayısında yayımlanan o heyecanlı hikâyedir.”8 Tarih olarak 20 Muharrem 1344/10 Ağustos 1925 Pazartesi gününe tekabül etmektedir.9 Diğer yandan, Dr. Edib Bamye, yayımlanmış ilk hikâyenin, Ali Bekr EsSelâmî’nin yazdığı ve eş-Şihâb (Meteor) gazetesinin 18- 28 Ekim 1926 tarihli sayılarında yayımlanan Demʻa alâ’l-Bu’esâ’ (Sefiller İçin Bir Damla Gözyaşı) hikâyesi olduğu10 görüşündedir. Ama burada farklı bir görüşü savunan Dr. Abdullah Halife Er-Rukeybî, hikâyenin bu yüzyılın 30’lu yıllarının sonlarına doğru ortaya çıktığı görüşündedir ve şunları söylemektedir: “Hikâyeciliğin ilk başlangıcının otuzlu yılların sonlarına dayandığını gördüm. Nitekim hikâyenin ilk ortaya çıkışı makâme, roman ve edebî makale karışımı olan öykü makale/ hikâye makale şeklinde olmuştur.” 

Araştırmacıların görüşlerini sunduktan sonra, Cezayir hikâyeciliğinin doğuşuna dair belirli bir tarih yoklaması yapabiliriz. O da Muhammed Said EzZahirî’nin “Eşitlik: Fransuva ve Reşid” hikâyesinin yayımlandığı tarihtir. Ayrıca Ez-Zâhirî, Cezayir Arap hikâyeciliğinin tohumunu atan ilk kişi sayılabilir.12 Bu da Tamamı dinî reform ve dinî reform konuları etrafında şekillenen bir dizi hikâye yazması sayesinde olmuştur. Ayrıca kendisi, yazdığı bir öykü derlemesi basılan ilk Cezayirli yazardır. Bu derlemenin başlığı “İslam’ın Davet ve Tebşîre İhtiyacı Var” şeklindedir ve tarih olarak 1367/1928 yılına tekabül eder.13 Yazar burada, zengin hayal gücü ve kuvvetli kalemi sayesinde içerdiği basitlik ve sadelikten ödün vermeden bu edebî türe bir nevi sanatsal boyut kazandırabilmiştir.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir